Kuran’ı Kerim’in Kehf Suresinin 19. ayetinde, mağarada 300 küsür sene uykuda kaldıktan sonra uyanan Ashabı Kehf’ten birisinin diğerlerine şöyle dediğini kaydeder: “Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, şehrin hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin”.
Bu ayette geçen “daha temiz” sözlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Daha güzel görünen veya daha lezzetli olan değil, daha temiz olanın getirilmesi isteniyor. Kuran’ın her asra hitap ettiğini çok iyi biliriz. Bu asırda ‘daha temiz’ kelimesinin karşılığı daha az GDO’lu, daha az hormonlu, daha az tarım ilaçlı, daha az katkı maddeli ürünler olduğunu düşünmek doğru olacaktır sanırım.
Biliminsanları bu ‘oynanmış’ ürünler yüzünden sadece Türkiye’de değil tüm dünyada hastalıkların arttığı konusunda hemfikirdir. Örneğin son 10 yılda diyabet hastası sayısı yaklaşık iki katı artış göstererek %7,6’dan %13,4’e çıktı. Kısırlık öyle artıyor ki 2050 yılında neredeyse tüm çocukların tüp bebek yöntemi ile dünyaya geleceği belirtiliyor. Gıda alerjileri, obezite, otizm, sindirim problemleri ve diğer rahatsızlıklar da bariz artışlar gözlenmiştir.
Peki bizler “daha temiz” ürünleri nereden alacağız ve en önemlisi nasıl emin olacağız. İşte burada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı devreye girmeli. Tüm ürünlerin üzerinde ne tür katkı maddeleri, hormonlar, üretildikleri şehir ve ülke, kullanılan gübreler, GDO’lu olup olmadığı ve yan etkileri yazan etiketler olmasını mecbur etmeli.
Eğer uyanık olmaz ve yediğimize içtiğimize dikkat etmezsek, sağlığımızı bir daha geri alamamak üzere kaybedebiliriz. Zaten sağlığın yoksa hayatın ne albenisi var!
15-08-2018