Okul kitaplarımızda yıllarca Osmanlı İmparatorluğu’nun en çok israftan dolayı, mesela Dolmabahçe Saray’ının inşası gibi sebeplerden battığı söylenir. Halbuki Osmanlı’yı batıran 1850’lerden itibaren arka arkaya yapılan Kırım Harbi (1853-56), 93 Rus Harbi (1877-78), Balkan Harbi (1912-13) ve I. Dünya Harbi (1914-1918) olmuştur. Bu savaşlara harcanan para bütçeyi çökertmiş ve ülkeyi mali buhrana sokmuştur. Zaten savaşların kaybedilmesinin sebebi de budur.
Sadrazam Said Halim Paşa II. Abdülhamid’e “Efendim hafiye teşkilatına çok para harcamıyor muyuz?” diye sorduğunda Abdülhamid Han ona “En ucuz savaşı yapıyoruz” diyerek ferasetini göstermiştir. Nitekim onun padişahlığında Rus Harbi haricinde savaş yoktur. O savaşı da zaten tahta ilk çıktığında kucağında bulmuştu. Sadece Ruslara ödenen savaş tazminatı 174 bin altın lira, yani bugünün parasıyla yaklaşık 300 milyar TL gibi korkunç bir rakamdır.
Bir savaşın kazanılması için en önemli hususların başında ordunun iaşesinin (yemesi içmesi, barınması) ve hızlı nakliyesinin temin edilmesi gelir. Mühimmatta önemlidir ama unutmayalım ki ‘aç ayı’ oynayamaz. Sarıkamış şehitlerimizin Ulukışla’dan Sarıkamış’a 1000 kilometre yürüyerek gitmek zorunda olduklarını ve çoğunun yazlık kıyafetlerle olduğunu bilirsek nakliye ve iaşenin önemini daha iyi kavrayabiliriz.
Son zamanlarda yaşanan o kadar siyasi gerilime rağmen sıcak savaşların çıkmamasının bir sebebi de hiçbir ülkenin maliyesini batırma riskini almak istememesidir. Türkiye de güvenlik amaçlı geçici sınırdaşı operasyonları hariç sıcak savaştan kaçınmalıdır ama yarın savaş çıkacakmış gibi hazırlıklı olmalıdır.
12-01-2019