İlk defa Özal’ın konuşmalarında duymuştum statüko kelimesini. Statükocu olmadıklarını, yenilikçi olduklarını söylüyordu. Kelimeyi bilmiyordum ama yenilikçini kelimesinin zıttı olduğunu anlamıştım. Amerika’ya gelince kelimenin aslının “status quo” olduğunu ve mevcutu devam ettirmek anlamına geldiğini anladım. Belki manasız gibi görünen bu girişin ardından koronavirüs ile alakasına geçeyim.
Koronavirüs statükoyu ve yaşamımızdaki rutinleri değiştirdi. Hayatımızda artık maç yok, ofise gitmek yok, insanlara yaklaşmak yok, trafiğe takılmak yok, geç kalma endişesi yok. Onun yerine karantina var, soka çıkma yasağı var, borsada büyük paralar kaybetmek var, marketlerde sıra beklemek var, birçok ürünü bulamamak var, işini kaybetme endişesi var, uçağa binme korkusu var, biri hapşırınca koşarak uzaklaşmak var, evde pijamalarınla çalışmak var, çocuklara evde ders çalıştırma var.
Bu gidişle uzun bir süre daha böyle devam edecek. Belki alışacağız ve hatta belki ileride bazı şeyleri özleyeceğiz. Ama kesin birşey var ki hayatımız ve düzenimiz minicik bir virüs yüzünden altüst oldu. Sanırım Allah bizi bir kez daha uyarıyorki baki olan, kalıcı olan, hükümdar olan sadece O. Bizlere sabretmek, tefekkür etmek, sahip olduklarımıza ve en önemlisi sağlığımıza şükretmek düşüyor.