Uzun yıllardır A.B.D.’de yaşıyorum. Genelde senede bir kere geldiğim Türkiye’de her defasında farklı şeyler gözlemlerim. Son birkaç senedir bu müşahadelerimi sayfamda paylaşıyorum. Bu gelişimde bana göre enteresan, belki sizlere göre olağan bazı şeyler farkettim. Amerika’dan gelen bir gurbetçi olarak bunları sizlere aktarayım istedim.
İkinci El Araç Fiyatları: Yıllardır Türkiye’de bir araç satın alıp evin otoparkında bırakma fikrim vardı. Hep kısa süreler kaldığımız için kiralık araç daha makul geliyordu. Ama bu sefer uzun kalacağımız için ikinci el bir araç satın aldım. Fiyatlar Amerika ile kıyas edilmeyecek ölçüde fahiş. 2006 model bu aracı 16.000$’a aldım. Aynı araç Amerika’da yaklaşık $4.000. Arttırılan ÖTV ve pandemi yüzünden yeni araç üretiminin azalmasından dolayı fiyatlar yükselmiş. Düşük otomobil kredi faizleri de talebi tetiklemiş.
Marketler: Kendimi kaybediyorum Migros’a, BİM’e veya bir pastaneye girince. Ne varsa alasım geliyor. Geçen gün oğluma Amerika’da 4$’a aldığım horoz şekerini Koska’dan 2 TL’ye aldım. Amerika’da 1.5-2$’a aldığım simiti Türkiye’de 2 TL’ye alıyorum. Arabamı 25$ yerine 35 TL’ye iç-dış yıkattım ve bir de çay ikram edildim.
Yabancılar: Her taraf; marketler, gezinti yerleri vesaire yabancı dolu. Sadece Suriyeliler değil. Her dil konuşuluyor.
Piyasalar: Covid-19’dan çok etkilenmiş piyasalar. Geçen gün ailecek Boğaz turu aldık. Gemi 500 kişilik ama toplamda 50 yolcu yoktu. Kaptan ve işletmecilerle sohbet ettim. (Fotoğrafı kaptan çocuklara gemiyi ve Boğaziçi’ni anlatırken çektim.) Salgından önce her gece düğün oluyormuş gemide. Salgından sonra yasaklanmış. Artık sadece 15 günde bir bu turlardan verebiliyoruz dediler. İlgilenenler için gemide Boğaz manzaralı düğün fiyatları şöyle: Adam başı içkili 150 TL, içkisiz 120 TL.
Dövme: Hem kızlar hem de erkekler ciddi bir dövme yarışına girmişler. Sokaklar değişik yerlerinde farklı resim, isim, tarih ve figürler olan dövmeli gençler ile dolu.
Asabiyet: Herkes çok sinirli ve stresli. Bağıran, çağıran, küfreden vatandaşlarımızı sokaklarda ve marketlerde görmek mümkün. Yurtdışında yaşayan bir arkadaşım da benzeri bir izlenimde bulunmuş ve vatandaşımızın “arıza” olduğu kanısına varmış. Haklılık payı var galiba.
Trafik: Geçen gün durgun trafikte beklerken önümdeki araç birkaç metre ilerledi. Trafik hala durmuş olmasına rağmen arkamdaki minibüs bana korna çaldı. Anladım ki benim o birkaç metreyi katetmemi istiyordu! Kayınpederimin de başka bir tespiti var: “Yollar minibüsçü ve taksicilerin; sen sadece misafirsin.”
Tüm bunlara rağmen memleketimiz hala çok güzel ve cazip. Çünkü dünyada başka bir İstanbul, başka bir Türkiye yok!
SelamunAleykum Mehmet bey
Tesbitleriniz çok doğru fakat öneri olarak alınabilecek hala cazip anlamı çıkarılabilecek Cazip kelimesi hariç.
Hayırlı günler dilerim
AS Münir Bey,
Cazip kelimesini özellikle kullandım. Arapçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Cezbeden, yani kendine çeken anlamını verir. Türkiye işte böyle kendine çekiyor; sadece vatandaşını değil, diğer dünya vatandaşlarını da çekiyor.
Kelimeler çiçek gibidir. Nasıl su verilmezse çiçek ölür, kelimeler de kullanılmazsa unutulur. O yüzden bu tür kelimeleri kullanmayı yeğliyorum.