Keşmir üzerine bir konferansa davetliydim. Konferansı veren yaklaşık 15 senedir Keşmir sorununu çalışan bir akademisyen. Bu çalışmaları sırasında İslama ısınmış ve 10 sene önce müslüman olmuş. Keşmir halkının maruz kaldığı insan hakları ihlallerinden, Hindistan’ın baskılarından, otonom bir yapı olamaktan, çoğunun yüksek eğitim için Hindistan’a gitmek zorunda olmalarından, vs sıkıntılardan bahsetti.

Sunumun sonunda birisi Keşmir sorununa dair bir çözümü olup olmadığını sordu. Ne yazık ki yoktu. Çünkü sorunlar bir kördüğüm yumağı olmuş ve çıkarları olan devletlerin ortak bir noktada buluşması neredeyse imkansız hale gelmiş. Yani çözümsüzlük ve mevcudu koruma çözüm olmuş.

Müslüman dünyada Keşmir tek örnek değil. Filistin, Rohingya ve Yemen diğerlerinden sadece bazıları. Peki çözüm savaş mı? Asla hayır. Savaş demek kan demek ve çoğu zaman bir netice de vermiyor. İnsanlar da artık eskisi gibi savaşmak istemiyor. O yüzden de ülkeler artık savaşmıyor.

Bence gerçekçi tek çözüm var. Birey olarak diğer insanların haklarını yememek, tam tersine savunmak ve karşı tarafın da insan olduğunu kabul edip saygılı olmak. Eğer Hintliler, İsrailliler, Myanmarlılar, Suudiler hakkaniyetli olsa ve azınlıklara karşı yapılan haksızlıklara seslerini yükseltseler, devletleri de bu yönde davranmak zorunda kalacaktır yeniden seçilme kaygısıyla. Kısacası kolay ve hızlı çözüm yok. Çözüm uzun soluklu ve biz bireylerle başlıyor.

25-11-2018

Please follow and like us:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error

Enjoy this blog? Please spread the word :)

  • Follow by Email
  • Facebook
  • Twitter