Dinsel kurumlardaki çocuk istismarı tüm dünyada infial yaratan ve kahretsin ki sıkça yaşanan problemlerden biri. Örneğin Amerika’daki kiliselerde çocuklara yapılan cinsel istismarlara habire bir yenisi ekleniyor. Ne yazık ki Türkiye de aynı problem var. Son yaşanan 12 yaşındaki kızın sapık bir şeyh tarafından istismara uğraması olayı Türk insanını doğal olarak isyan ettirdi. Yaşanan bu olayın her tarafı sorunlu. Doğru dürüst eğitimi ve kredibilitesi olmayan bir adamın şeyh sayılması, cemaat teşkil edecek kadar itibar görmesi, bir babanın ufacık kızını bir şeyhin hizmetine vermiş olması, vesaire.

Tarikatlar yüzyıllardır ülkemizde varolan yapılar. T.C.’nin tarikatları yasaklamış olması sanılanın aksine tarikatlara yaradı. Duygusal ve dindar insanımız yasak olan tarikatlara daha çok meyil etti. Tarikatlar da baskılardan kurtulmak için bir çeşit istihbarat örgütü gibi gizlenmeyi ve takiyye yapmayı prensip haline getirdi. Tarikat liderleri bu baskıları bahane ederek müntesiplerini istedikleri herşeyi yapmaya ikna etti. Gülen ve Oktar gibi cemaat ve tarikatların büyümesinin ve etkin hale gelmesinin sebebini buna bağlamak mümkün.

Tabii ki Türkiye’deki bütün tarikatlar böyle değil. İçlerinden Türkiye’nin aklı ve vicdanı olan birçok dürüst, namuslu ve dindar yöneticiler yetişti ve yetişecek. Ama birkaç çürük elma tüm sepeti bozabiliyor. Hiçbir cemaate veya tarikata mensup olmayan çoğunluğun bu yapılardan emin olabilmesi ancak şeffaflık ile olabilir. Tarikat üyeleri kayıtlı olmalı, bağış yapanlara makbuz verilmeli, mal varlıkları ve gelir-gider tabloları yayınlanmalı ve kısaca hesap verir olmalı.

Çocuk büyütmek bu çağda oldukça zorlaştı ve çok daha denetim ve gözetim gerektiriyor. Biz yetişkinlere emanet olan savunmasız çocuklarımızı her türlü tehlikelerden korumak hem devletin hem de bizlerin aksatmadan ve kararlılıkla yapması gereken bir vazife. Çocuklarımızın bir travma yaşamalarını önlemek için şunlar yapılabilir:

  • Kolluk kuvvetleri çocuk istismarcılarını hem fiziksel hem de dijital olarak takip ve tespit etmeli ve adalete teslim etmeli.
  • Adalet sistemi bu istismarcılara sıfır tolerans vermeli ve kanunda yazılı azami cezaları tatbik etmeli.
  • Ebeveynler çocuklarının sanal dünyada neler yaptıklarını devamlı gözlemlemeli.
  • Devlet çocuk istismarcılarının adreslerini ve fotoğraflarını kamuoyuyla paylaşmalı.
  • İstismarcıların okul, park ve oyun alanları gibi çocukların yoğun olarak bulunduğu yerlere 300 metreden fazla yaklaşmaları yasaklanmalı.
  • Okullarda çocuklara bu tür tehlikelere karşı bilgilendirme yapılmalı.
  • Ebeveynler çocuklarını emanet edeceği insanları çok detaylı olarak süzgeçten geçirmeli.
  • Çocuklarımızla mümkün oldukça yakın dostluk kurmalı ki biz ana-babalarıyla açıkça konuşabilsinler ve gün içinde yaşadıklarını bizlerle paylaşabilsinler.
Please follow and like us:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error

Enjoy this blog? Please spread the word :)

  • Follow by Email
  • Facebook
  • Twitter