Türk milleti olarak objektif analiz yapmaktan uzak ve hislerini dolu dolu yaşayan bir toplumuz. Analizlerimiz duygusal ve tarafgir. Üzüntümüz de aşırı, sevincimiz de. Sevdik mi tam seviyoruz, kızdık mı nefret ediyoruz. Eleştiri dozumuz da aşırı ve politik. Ortamız yok!

Bir de saygı problemimiz var. Karşımızdakinin sözünü bitirmesini beklemiyoruz, sesimizi yükseltiyoruz, yetmezse küfrediyor ve o da kesmezse şiddete başvurabiliyoruz. Bu davranış şekli topluma o kadar yayılmış ki koca koca milletvekilleri bile Meclis’te ve canlı TV yayınına rağmen birbirlerine bağırıp küfrediyorlar ve hatta yumruklaşıyorlar.

Yaklaşık 20 yıl önce hayatımıza bir giren ama pir giren internet ve sosyal medya bizim bu duygusal yapımızın tezahürüne fazlasıyla uygun bir ortam oldu. İnternette gördüklerimize sorgulamaksızın inanma sorunumuz ortaya çıktı. Öyle ki sosyal medyada gördüğümüz birçoğu cehalet, bir kısmı kurgu olan paylaşımların gerçekliğini sorgulamak yerine bunların gerçek olduğuna hükmedip Türkiye’nin ne hallere düştüğüne üzülebiliyoruz.

Sosyal medya üzerinden klavye silahşörlüğü yaparak ve Twitter üzerinden küfür ve hakaret sallayarak “siber magandalık” yapanlarımız da çok. Belki ilk başlarda sadece devlet büyüklerine küfür ve hakaret ediliyordu. Artık mutlu anlarını paylaşan sanatçılar, güncel konulara dair yorumlarını paylaşan köşe yazarları ve gündemdeki bir spor müsabakasını değerlendiren spor yorumcuları bile bundan nasibini alıyor. Geçenlerde bir spor yorumcusu ilk başlarda kendisine küfredenleri affettiğini, ama artık acımak istemediğini, küfredenleri anlaştığı avukat aracılığıyla mahkemeye verdiğini, bunlardan kendi deyimiyle “5 kağıt” tazminat aldığını ve bunu avukatıyla paylaştıklarını söyledi.

Bu durumu artık değiştirmemiz lazım. Sakin ve karşımızdakine saygılı olmalıyız. Sinirlerimize hakim olmalı, feraset ve basiretle karar vermeliyiz. Daha çok okumalı, araştırmalı ve sorgulamalıyız. Okumayı sevmiyorsak nitelikli belgeseller seyretmeliyiz. Artık tüm bilgiler bir tık ötemizde. Arama motorlarına merak ettiğiniz herhangi bir konuyu yazdığınızda binlerce haber çıkıyor. Elbetteki her haber doğru değil ve o sebeple filtreleme yapmamız gerekiyor. Devletin de sosyal medya kullanımını bir raptı zapta alacak kanuni düzenlemeleri (sansürden bahsetmiyorum) çıkarması ve bunun sürekli evrilen sosyal medya uygulamalarına ve şartlara göre güncellenmesi gerekiyor.

Tüm dünya birbiriyle rekabet halinde. Bizi öne çıkaracak olan üreten ve kalite seviyesi yüksek insanımız olacak. Şu bir gerçektir ki toplumlar aşağıdan yukarı gelişir. Biz bireyler olarak devamlı gelişirsek bu ülkemize de yansır ve Türkiye de gelişir ve ilerler.

Please follow and like us:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error

Enjoy this blog? Please spread the word :)

  • Follow by Email
  • Facebook
  • Twitter