Son yıllarda Türkiye’de “yalan” haber lafı, Amerika’da da “fake” yani uydurma haber sözü (özellikle Trump sonrasında) çok kullanılır oldu. Doğru veya gerçek, iki kelime de medyaya olan güvensizliği anlatmak için kullanılıyor. Amatör bir yazar/gazeteci olarak bu iki kelimeden de memnun değilim. Çünkü bir medya organı gerçekleri herkesin anlayabileceği sade bir dille haber yapmak ve haberi yorumdan ayırmakla mükelleftir. Peki bu yalan ve uydurma haber lafları nereden çıkıyor diye düşünelim beraber.
Diyelimki kalabalık bir sinema salonunda film seyrediyorsunuz. Birdenbire insanların panikle çıkışa doğru koşuştuğunu gördünüz. İşte o anda “yahu neler oluyor, acaba yangın mı çıktı, ya da başka kötü birşey mi oldu” diye sormaya vaktiniz olmaz. Bu insanların bir bildiği vardır deyip sizde onların peşinden çıkışa koşarsınız.
Sosyal medya son 10-15 senedir hayatımıza çok yoğun bir şekilde girdiğinden beri bir bilgi ve görsel bombardımanına maruz kaldık. O kadar çok bilgi akışı varki hangisi doğru hangisi yanlış analiz etmemiz için ne yeterli bilgimiz, ne yeterli vaktimiz, ne de teyit etmek için harcamak istediğimiz zaman var. Hele haber sansasyonelse, az da olsa olabilme ihtimali varsa, hele hele ana akım medyada yazılmamışsa ve eğer bir tanıdığımız paylaşmışsa, işte o zaman bizde aynen tiyatro salonundaki insan psikolojisiyle başkalarıyla paylaşıyoruz. Böylece yalan ve uydurma haberleri yaymış oluyoruz.
Bu sosyal fenomen bilindiği için “trol” olayı gelişti. Tık alarak para yapan web siteleri, şirketler, partiler, terör örgütleri, istihbarat kurumları maaşa bağladıkları troller aracılığıyla toplumu ve alışkanlıklarını yönlendirme yoluna gidiyor. Bizler de buna yem oluyoruz.
Yukarıda bahsettiğimiz sinema salonunda endişeye mahal bir durum yok diye anons yapılsa herkes rahatlar. Ama sosyal medyada aynısını yapmak bu kadar kolay değil çünkü otorite boşluğu var. Yani şu veya bu medya organı yüzde yüz doğru söyler diye emin olamıyoruz. O zaman halk tabiriyle habere hemen atlamamak, yazarın kredibilitesini araştırmak, haberi analiz etmek, değişik sitelere bakıp karşılaştırmak, bir bilene sorup teyit etmek bize düşüyor. Yalan habere muhatap olan kişi ve kurumların da acilen tekzip etmesi gerekiyorki yalan haberin bir nebze önüne geçilebilsin.
Son sözü Kuran’ı Kerim söylesin: “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6)
Guzel yazi tesekkurler kaleminize saglik
[…] ÇİP, TAKİP, AŞI YAKLAŞAN AMERİKAN BAŞKANLIK SEÇİMLERİ YALAN HABERLERE NİYE İNANIYORUZ DÜŞÜNDÜREN DOĞA HARİKALARI SALGIN SONRASI […]