Hatırlarsanız 1980’li yıllarda Kenan Evren’in emriyle Türkçe konuşan 5.000 kadar Afgan göçmen Van, Hatay ve diğer vilayetlerimize yerleştirilmişti. Deri işlemekte mahir olan bu fakir halk hemen çalışmaya başlamış, deri parçalarını birleştirerek deri ceketler üretmiş ve bizlere satmışlardı. Hatırlıyorum benim de bir deri ceketim olmuştu.

1880’lerden beri defalarca göç etmeye zorlanan ve aslen Kırgız olan bu azınlık halkının göç ettiği beşinci ülke olmuştu Türkiye. Önce İngiliz-Rus savaşında Rus zulmünden kaçarak Afganistan’a yerleştiler. Afganistan’daki sıkıntıların ardından Pakistan’a göç eden bu halk, bu sefer de Bolşevizm zulmünden kaçarak Çin Sincan’a kaçtı. Çinliler de komünist rejime geçince bu sefer Afganistan’a geri döndüler. 1970’lerin sonunda Ruslar Afghanistan’ı işgal edince, dinlerini rahatça yaşamak isteyen bu halkın imdadına Türkiye yetişti.

Eskiden imparatorluklar bir ülkeyi işgal etmek istedikleri zaman bahane ararlardı. Artık bahaneye ihtiyaçları kalmadı. Birçok ülke kendi sıkıntılarını ve iç çekişmelerini çözemedikleri zaman büyük ülkeleri ‘davet’ ediyorlar. Afganistan Rus işgali bittikten sonra bir iç savaş ortamına sürüklendi. Radikal gruplar ülkeyi bir terör yuvası haline getirdiler. Ülkenin ileri gelenleri çare olarak süper güçleri davet ettiler. Bu süper güçlerin yaptıkları ise halkta akıl karışıklığına sebebiyet verdi. Bunlar terörü ortadan kaldırmak adına bir yandan ülkede bombalamadıkları yer bırakmazken diğer yandan ülkede hastaneler, okullar, üniversiteler açtılar.

Meşhur Selçuklu İmparatorluğu Veziri Nizamülmülk, Siyasetname kitabında şöyle der: Bir kafir bir müslüman ülkeyi başarılı bir şekilde yönetebilir ama bir zalim yönetemez. Milletlerin ancak içeriden yıkılacağını unutmadan çok dikkatli adımlar atmalı ülkemizi yönetenler.

Please follow and like us:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error

Enjoy this blog? Please spread the word :)

  • Follow by Email
  • Facebook
  • Twitter