Duygularını dolu dolu yaşayan bir toplumuz. Üzüntümüz de aşırı, sevincimiz de. Sevdik mi tam seviyoruz, kızdık mı nefret ediyoruz. Eleştiri dozumuz aşırı ve politik. Takım tutar gibi parti destekliyoruz. Ortamız yok!
İnternette gördüklerimize hemen inanma ve ona göre hüküm verme sorunumuz var. Örneğin sokakta çocuğunun kakasını yaptıran tesettürlü ama görgüsüz kadının kabahatini hükümete çıkarmaya hazırız. Ya da bikiniyle namaz kılan kadın videosunun kurgu olduğunu, ne dinle ne de mantıkla alakası olmadığını görmeyip Türkiye’nin ne hallere düştüğüne üzülebiliyoruz.
Komplo teorilerine o kadar inanmışız ki bütün itiraflara, görüntülere, mahkeme kararlarına ve başka binlerce delile rağmen hala 15-Temmuz darbesinin arkasında başka işler arıyoruz. O yüzden somut delil olmadığı halde “kontrollü darbe” denilince hemen inanıyoruz veya inanmayı tercih ediyoruz.
Bu durumu artık değiştirmemiz lazım. Daha çok okumalı, araştırmalıyız. Okumayı sevmiyorsak nitelikli belgeseller seyretmeliyiz. Artık tüm bilgiler bir tık ötemizde. Arama motorlarına merak ettiğiniz konuyu yazdığınızda binlerce haber çıkıyor. Elbetteki her haber doğru veya eksiksiz değil. Ferasetimizi kullanarak filtreleme yapmalıyız. Hülasa kendimizi devamlı fikren geliştirmeliyiz.
Toplumları bireyler geliştirir. Türkiye’nin gelişmesini istiyorsak önce biz bireyler daha iyi olmalıyız.
20-08-2018